3 Çocuk, 3 Yetişkin 3 Yaşlı- Oyuna Bakış Açısı
- Sude Kartal
- 4 Haz 2022
- 3 dakikada okunur
https://static.wixstatic.com/mp3/e7f92c_7fd49f37ec6c4894b331d74ecb4d6dc3.wav ( Elif Ebrar- çocuk)
https://static.wixstatic.com/mp3/e7f92c_7da35ac921d440ec8d7c63f43fd733a1.wav (Tuğberk+Mustafa-çocuk)
https://static.wixstatic.com/mp3/e7f92c_d267257e8b004f659433415e4d0a78a7.aac (Zeynep abla-yetişkin)
Çocuklarla yaptığım röportajlarda, çocuklar saklambaç, körebe, yakalamaca, ebelemece, yerden yüksek gibi oyunlar oynadıklarını söylediler. Dışarıda oyun oynamanın, evde oynamaktan çok daha keyifli olduğunu söylediler. Oyun denince akıllarına eğlence, mutluluk geldiğini, oyuncak telefon, top, bebek, oyuncak köpek gibi oyuncaklarla oynadıklarını söylediler. Arkadaşları ile oyun oynadıklarını söylediler. Aileleri ile oyun oynadıklarını söyleyen olmadı. Ya arkadaşları ile oyun oynamak daha keyifli geldiği için, ya da gerçekten ebeveynler çocuklarıyla oyun oynamadıkları için. Bir çocuk sübyan eğitimine gidiyor ve oradaki hocasının kendisine oyun oynadığı için kızdığını söyledi. Ders yapması gerektiğini söylemiş.
Yetişkinlerde saklambaç, ip atlama,top oynama, yakan top, sek sek, kibrit kutusuyla oynanan bir oyun, çivi ile oynanan bir oyun, evcilik gibi oyunlar oynadıklarını söylediler. Daha çok dışarıda oynamaktan keyif aldıklarını, arkadaşlarla ve komşunun çocuklarıyla, abla-ağabeyle oynadıklarını söylediler. Zamanlarının çok büyük bir kısmını oyun oynayarak geçirdiklerini söylediler. Materyal olarak top, ip, zincir, oyuncak bebekler gibi oyuncaklarla oynadıklarını, çevre şartlarından dolayı oyuncak bulamadıkları için kendi materyallerini kendilerinin ürettiklerini, çevrede bulabilecekleri her eşyayı bir oyuncağa dönüştürebildiklerini söylediler. Oyunun eğlence olduğunu, hoşça vakit geçirmek için olduğunu söylediler. "Çok oyun oynayan çok şey öğrenir." sözüne tüm yetişkinler katıldı. Farklı açılardan baksalar da oyunla öğrenme arasında bir ilişki olduğunu savundular. Şimdiki çocukların sevgiye, ilgiye,şefkate ihtiyaçları olduğunu söylediler. Aile bağlarının daha kuvvetli olması gerektiğini, üretmeleri gerektiğini eklediler. Gelişen teknoloji ve koşullar sebebiyle bu çağda çocuk olmak isteyen, fakat özgürlük, daha samimi ve güvenilir bir ortam olması, konut azlığından kaynaklı yeşil alanın fazla olması dolayısı ile kendi yaşadıkları çağda çocuk olmak isteyebileceklerini söylediler. Bir yetişkin ise "Yeter ki çocuk olunsun, hangi çağda olduğu farketmez." dedi.
Yaşlılar, çocukluklarında top oynadıklarını, mendil kapmaca, tekme, 5 taş, evcilik, çelik çomak, savaş oyunları, satranç, kağıt oyunları gibi oyunlar oynadıklarını söylediler. Yaşadıkları zamanda oyuncak olmadığı için kendi oyuncaklarını (tenekeden, bilyadan, kağıttan, telden vb.) kendilerinin yaptıklarını, materyalsiz ya da top gibi bulunabilen oyuncaklarla oynadıklarını söylediler. Çoğunlukla dışarıda oynadıklarını, içeriye hava koşulları gibi zoraki durumlarda girdiklerini söylediler. Yaşadıkları çağda iş olduğu için küçük yaşlardan itibaren bağa, bahçeye, tarlaya vb. yerlere gönderildiklerini, dolayısı ile oyun oynamaya çok zaman ayıramadıklarını söylediler. İş yoksa oyun oynayabilirlerdi. Oyun kavramı onlar için bir eğlence, kazanma demek. "Çok oyun oynayan çok şey öğrenir." sözüne tüm yaşlılar katıldı. Kimisi oyundan ilham alındığını, kimisi oyun kuralları öğrenmenin zihni geliştirdiğini, kimisi el becerilerini geliştirdiğini söyledi. Dolayısı ile oyun ile öğrenme arasında bir ilişki olduğunu savundular. Ellerinde olsa teknoloji ve imkanların bolluğundan bu çağda çocuk olmak isteyebilir ya da kendi yaşadığı çağı daha sıcak, daha samimi, daha rahat ve özgür buldukları için kendi çağlarına dönüp tekrar çocuk olmak istediklerini söylediler. Şimdiki çocukların en çok sevgiye, ilgiye, aile desteğine, ailelerin çocuklara alan tanımasına, onlara fırsat vermesine, çocukların yaparak yaşayarak öğrenmelerine olanak tanımasına ihtiyaçları olduklarını söylediler.
Genel olarak çocuklar, yetişkinler ve yaşlılar aynı oyunları söylemekle beraber yaşlılar ve yetişkinlerden bir iki tane farklı oyun duydum. Tüm katılımcılar dışarıda oynamaktan daha fazla keyif aldıklarını dile getirdiler. Çocukların en çok sevgi şefkat ve ilgiye ihtiyaçları olduğu konusunda hemfikirdiler.
Yetişkinler ve yaşlılarla uzun birer röportaj yaptım. Özellikle yaşlılar neredeyse kendi yaşam öykülerini tamamen anlatmak istediler. Yaşlılar diğer katılımcılardan daha az saatte oyun oynadıklarını söylediler. Anladığım kadarıyla o yıllarda çocuklar işlere yardım etmek zorunda
yani çalışmak zorundalardı. Yetişkin ve yaşlılarda şimdiki çocuklara göre oyuncak sayısının azlığı -ya da hiçliği de diyebilirim- dikkatimi çekti. Katılımcılar, kendi oyuncaklarını kendilerinin yaptığını söylediler. Fakat şimdiki çocukların envai çeşit oyuncakları olduklarını, hala da daha fazla isteyip doyumsuzluk noktasına geldiklerinden, zamanla sosyoekonomik durumdaki eşitsizliklerin çocuklarda kıskançlık doğurduğundan yakındılar. Yaratıcılıklarının kısıtlandığından bahsettiler. Tüm katılımcılar-çocuklar dışında- oyunla öğrenme arasında bir ilişki olduğunu savundular. Yine aynı katılımcılar aileler arası iletişimin çocuğun fiziksel ve ruhsal sağlığı için iyi olması gerektiğini, ailelerin çocuklarını kendi yaşamlarına değil, çocukların yaşamlarına kendilerinin dahil olmaları gerektiğini savundular. Çocuğu dinleme ve anlamanın öneminden bahsettiler.
Comentarios